27 Nisan 2010 Salı

darbukanın tellerine

İçim içime sığmıyo bu gün,bi filin hortumundan yemiş yemişten ziyade muzun kararmış taraflarını olmuş diye yutturanlara kanar gibiyim.Karlar düşer ağlarım da anamdan rol çalarım.
Böyle sağından solundan atlamaya gelmez işte kelime.İçini düzmek gerekir,YER kelimesini yok etme.
Şeklini sevdiklerim hazıra konmasın,hepsine anlam biçilmiş de nedir bu yitirdiğimin anlamı?Kaleme kalem dedirten şey karpuz dedirtemez mi?Ben bunu yazarken de ağzıma düşürüyorum armutu.Bilinmişi tekrarlayıp,satır çürütüyorum.Satırla girip kırpmak lazım yukardakileri.Uçuştuğu,düştüğü yerde kılmak lazım.Bütün bu lazımı gereği de son kez kullanıp yakmak.
Ama enkazından sırıtarak üst çırpmadan seni kovalayacak bi andazım bilmiyosun.Kalemtıraşa burun kıstırmak,elindeki anahtarı aramak gibi salak kokuları içine alan da bi davlumbazım.Işık filan da veriyorum da sen ona aldanma,pirinci iyi ayıkladıysan rötuşuna başlarım.Bi dönem fotoğrafçıda arkaplan dayıyodum işte az önce kişiselimde yazdım.Küçücük lacivert,bazen bordo çek-uzat,sar-değiştir perdelerinden güzel bi köşkün merdivenlerine bakabiliyosunya içine sıçıyım diyosun böyle işin.Yok öyle de demedim aslında bi mezuniyette yaradı işime kep kesmeyi de kırpmayı da kaptım yavaştan.Bıçak kullanmıyorum vitamini kaçar.Elle yırtınca da estetik aşındırıyomuş.Bok yiyin lan bana ne halla hallaaa!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder